CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık kıymetlendirme raporunu bugün yayınladı.
Geçmişte spordan sorumlu Devlet Bakanlığı da yapmış olan Toprak’ın değerlendirmeleri özetle şöyle:
“SPORU SİYASALLAŞTIRAN, FEDERASYONLARI PARTİZANLAŞTIRARAK ÖZERKLİĞİ YOK EDEN SİYASİ ZİHNİYET”
“Spora siyasi müdahaleleri daha ileri boyutlara taşıyacak maddeyi TBMM’den geçiren iktidarın, birinci operasyonu 16 Haziran’da yapılacak Türkiye Futbol Federasyonu Genel Konseyine, Lider ve idare seçimine yapacağı anlaşılıyor. 1960’lı yıllardan bu yana birinci kere 19 kadrolu Üstün Lig’de İstanbul’dan 8 grup yer alacak! Her birisi milyarlarca lira ya da dolar borç içindeki kulüpler, ekonomik bağımsızlıkları tüketilerek teslim alınmaya çalışılıyor!
Ülkenin en batısından ve en doğusundan Muhteşem Lig’de kadro olmaması, ülke futbolu ismine çok üzücü bir tablo. Muhteşem Lig’in marka bedeli 450 milyon dolardan 140 milyon dolara geriledi. Türk futbolu 2000 yılındaki UEFA ve FIFA sıralamasının gerisinde kaldı. Tüm bunların sorumlusu AK Parti iktidarıdır. Sporu siyasallaştıran, federasyonları partizanlaştırarak özerkliği yok eden bu siyasi zihniyet; proje ekiplerle, kamu bankaları ve kurumlarının kaynaklarıyla, siyasi baskı ve şantajlarla sporu, futbolu, ligleri manipüle ediyor!
“ŞAHSINA YÖNELİK TENKİTLERİN TÜRKİYE’YE HÜCUM OLDUĞUNU ÖNE SÜREN ANLAYIŞIN DEMOKRATİK SİYASETTE YERİ YOKTUR”
Düne kadar kendisini ‘halkın hizmetkârı’ olarak tanımlayan, parmağında bir yüzükle yola çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini ve partisini Türkiye Cumhuriyeti ve Devletle özdeşleştirip eşitleyerek, önemli bir siyasal-ruhsal değişime geçişin işaretini verdi! Şahsına ve iktidara yönelik tüm tenkitlerin Türkiye’ye akın olduğunu öne süren bu türlü bir anlayışın demokratik siyasette yeri yoktur!
“ERDOĞAN’IN EN BÜYÜK KORKUSU, SEÇİMİ KAYBEDECEĞİNİ ANLAMIŞ OLMASIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en büyük derdi, başta iktisat olmak üzere başka pek çok gerçeklerden kopmasına karşılık seçimi kaybedeceğini ve yakın siyasi tarihimizdeki birden fazla önder ve partisi üzere yok olacağını anlamış olmasıdır. Tıpkı akıbete uğrayacak olmanın ruhsal-zihinsel-siyasal çöküntüsünden çıkabilmek için kendisini ve partisini devletle özdeşleştirerek kurduğu sanal dünyayla avunmaktadır! AK Parti iktidara gelmeden 20 yıl evvel kurulan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ni de sahiplenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ruhsal çöküntüsünü ve tükenişini gizleyemiyor!
“TRAFİK CEZASI, KYK BORCUNDAN DOLAYI HESAPLARINA BLOKE KONULAN MİLYONLAR E-HACİZLE REHİN ALINDI”
Yandaşlarının ve müteahhitlerin vergi borcunu silen, kamu bankalarından aldıkları kredileri erteleyip tahsil etmeyen iktidar; çalışanları, öğrencileri, prim ve vergi borcunu yapılandırdığı halde ödeyemeyen küçük esnafı, işletmeleri e-hacizlerle nefes alamaz hale getirdi. Trafik cezası, KYK, vb. borcundan dolayı banka hesaplarına bloke konulan milyonlarca kişi, e-hacizle rehin alındı!
“KİMSENİN AİLESİNİN RIZKINA E-HACİZLE EL KONULMAYACAK, BLOKE EDİLMEYECEKTİR”
İktidarımızda, işletmeleri, aileleri, şahısları batıran, yokluğa mahkûm eden, bu gayri insanı e-haciz uygulaması derhal sona erdirilecektir. Faizler silinerek sıfırlanacak, ana para borçlarında yüzde 50 indirim yapılarak kalan meblağın makul taksitlerle ödeme gücüne nazaran, 12 aydan 60 aya kadar varan vadelerde ödenmesi imkânı getirilecektir. Kimsenin bankadaki parasına, kendisinin ve ailesinin rızkına e-hacizle el konulmayacak, bloke edilmeyecektir!
“‘ÖNDEN YÜKLEMELİ’ BEKLENTİ YARATILARAK BU KARARLARI EVVELDEN BİLENLERE BİRKAÇ SAAT İÇİNDE ÖNEMLİ YARAR İMKANLARI YARATILDI”
İktidar, 9 Haziran kararlarıyla iflas ve çözümsüzlüğünü ilan etti. Kamuoyunda ve piyasalarda ‘önden yüklemeli’ beklenti yaratılarak bu kararları evvelden bilenlere birkaç saat içinde önemli çıkar imkanları yaratıldı. Bir avuç para ve döviz sahibi, Gelire Endeksli Borçlanma senediyle KİT’lerin gelir ve kârlarına ortak edilecek, ‘getiri’ ismi altında senet karşılığı servet aktarılacak!
Enflasyon ve kur artışlarıyla gayret için faiz artırmayı reddeden, faizleri daha da düşüreceklerini ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İktisat İdaresi, KKM’de ‘KUR FARKI’, GES’te ‘KİT’lere kâr iştiraki, hasılat paylaşımı, getiri garantisi’ ismi altında ‘örtülü faiz’ vaat ediyor!
“MERKEZ BANKASI, TİCARİ KREDİLER İÇİN BANKALARA GETİRDİĞİ ZARURÎ KARŞILIK ORANINI YÜZDE 20’YE YÜKSELTTİ!”
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun yabancı yatırımcılara SWAP imkanlarının tekrar açılması için hazırlık yapıldığını duyurması, iktidarın Londra Bankerlerine muhtaç hale geldiğini gösteriyor. Merkez Bankası, ticari krediler için bankalara getirdiği zarurî karşılık oranını yüzde 20’ye yükseltti!
Yakında bu kararların zengini daha güçlü ettiği, ülkeyi ve geniş halk kesitlerini fakirleştirdiği, KOBİ’leri, esnafı, çiftçiyi, sanayiciyi ve yatırımcıyı güzelce çökerttiği, gelir dağılımı adaletsizliğini büsbütün pekiştirdiği, işsizliği tepeye çıkarttığı, iktidarın şuurlu ve planlı bir formda Türkiye’yi felakete ve iflasa sürüklediği görülecektir!
“TMO’YA İHALESİZ OLARAK ZİRAÎ ESER İTHAL YETKİSİ VERİLMESİ, İKTİDARIN ÜLKE TARIMINI VE ZİRAÎ ÜRETİMİNİ HANGİ NOKTAYA GETİRDİĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı kararıyla Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) ihalesiz olarak ziraî eser ithal yetkisi verilmesi, iktidarın ülke tarımını ve ziraî üretimini hangi noktaya getirdiğini göstermektedir. TMO’nun yabancı devlet kuruluşlarından yapacağı direkt alımlar, Rusya ile bu istikamette bir mutabakat yapıldığını düşündürmektedir!
TMO’nun ihalesiz alım yapma yetkisiyle donatılması, yabancı devlet kuruluşuyla direkt alım protokolü yapmasına yer hazırlanması, kapalı kapılar arkasında şeffaf olmayan, ihalesiz ve rekabetsiz alımlar yapılacağını akla getiriyor!
“TBMM’NİN EK BÜTÇE MESAİSİ İÇİN TEMMUZ’DA DA ÇALIŞTIRILMASI ŞAŞIRTAN OLMAYACAKTIR”
Mayıs ayında daha da berbatlaşan ekonomik tablo, TBMM kapanmadan ek bütçenin gündeme gelme ihtimalini artırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı olduğunu ilan etmesi, hazırlanacak ek bütçenin kamu kaynaklarının erken seçim gayeli kullanılacağını gösteriyor!
Kaçınılmaz biçimde kendisini dayatan ek bütçe zorunluluğuna iktidarın bâtın kapaklı erken-baskın seçim planlarının, dağıtacağı seçim vaatlerinin finansmanını da eklediğimizde yakında bu istikamette bir tasarının TBMM’ye gelmesi ya da TBMM’nin ek bütçe mesaisi için Temmuz’da da çalıştırılması şaşırtan olmayacaktır!
“TÜİK’İN RESMİ BİLGİLERİYLE MAYIS AYINDA ENFLASYON KARŞISINDA EN YÜKSEK YARARI ABD DOLARINA YATIRIM YAPANLAR ELDE ETTİ”
İktidarın dövizi bozdurma, yastık altı varlıkları TL’ye çevirme davetleri kimse tarafından ciddiye alınmıyor. Dövizleşmenin yüzde 70’i aştığı bir ekonomik tabloda, TÜİK’in resmi datalarıyla mayıs ayında enflasyon karşısında en yüksek çıkarı ABD dolarına yatırım yapanlar elde etti!
Bu durumda hâlâ tasarruf sahiplerinin varlıklarını eritip buharlaştıran bu siyasetlere ve iktidarın altı boş telaffuzlarına kanarak döviz varlıklarını, altınlarını bozdurmalarını beklemek ve bu siyasetlerin başarılı olacağını savunmak iktidarın aymazlığını sergilemektedir!
“ENFLASYON VARSAYIMINI YILSONU İÇİN YÜZDE 72’YE YÜKSELTTİ”
Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2022 yılı Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye için beklentilerini ve varsayımlarını kötüleşme tarafında yeniledi. Enflasyon kestirimini yılsonu için yüzde 72’ye yükseltti. OECD, birinci çeyrekteki yüzde 7,3 büyümeye karşılık bu yılki büyümenin yüzde 3,7 seviyesinde olacağını, 2023’te yüzde 3’e gerileyeceğini öngörüyor.
Lavrov’un ‘Ukrayna savaşı sonrasında Türkiye-Rusya bağlarının daha da özel hale geldiğini’ lisana getirmesini; Türkiye’nin NATO’da izlediği siyasetler, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin tam olarak uygulanması, Türkiye’nin Rusya yaptırımlarına katılmaması, hava alanını Rusya’ya açık tutması vb. adımlardan duyulan memnuniyetin tabiri olarak görüyorum.
“AP’NİN YUNANİSTAN, KIBRIS, DOĞU AKDENİZ YAKLAŞIMLARI VE TÜRKİYE’Yİ AB’YE ‘ADAY ÜLKE’ YERİNE ‘ÖNEMLİ ORTAK’ OLARAK TANIMLAMASI KABUL EDİLEMEZ”
Avrupa Parlamentosu (AP), 2021 Türkiye Raporunu 622 parlamenterden 448’inin oyuyla kabul etti. Epeyce ağır tenkitlerin yer aldığı rapora Dışişleri Bakanlığı sert reaksiyon gösterdi. İktidarın ısrarla bir yandan AB üyeliğini stratejik gaye olarak nitelendirip başka yanda bu tarafta hiçbir demokratikleşme adımı atmaması en baştan muhakkak olan bu sonucu getirdi.
AP’nin Yunanistan, Kıbrıs, Doğu Akdeniz yaklaşımları ve Türkiye’yi AB’ye ‘aday ülke’ yerine ‘önemli ortak’ olarak tanımlaması kabul edilemez. Başka yandan demokrasi, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler, yargı bağımsızlığı, yargı kararlarının uygulanması, kilit değerdeki ekonomik kurumların bağımsızlığına yönelik siyasi müdahalelerle ilgili tenkitler bizim de sıkça vurguladığımız tenkit ve ihtarlar. Önüne geleni teröristlikle suçlamayı ve cezalandırmayı sıradanlaştıran bu idare zihniyetinin demokrasiyle, demokratik idareyle hiçbir ilgisinin olmadığını dünya görüyor!”